4 Ekim 2017 Çarşamba

Eskici Hasan, Emine Hatun, Çoban Osman Hikayesi


Şimdi olan vakadan bahsedeceğim.
Dinleyin,

Anadolu'nun bir köyünde eskicilik yapan zayıf, çelimsiz, sessiz ayakkabı tamircisi Hasan Usta varmış. 
Gözlüğünün bir sapı kırık olduğu için oraya bir ip bağlayarak kulağına takarmış.

Köylüler tarafından; kendisinin köy camisine gelmediğini gördükleri için Hasan ustaya hor bakılırmış

Günün birinde kaza müftüsü köye misafir gelmiş. O gün de Hasan usta
evinde vefat etmiş. Karısı iri yarı Emine hatun muhtara, imama haber vermiş. Hasan ustanın öldüğünü...
imam, muhtar, köylüler ve müftü köy kahvesinde oturdukları bir zaman,

İlk defa imam:
- "Emine hatun, onu ne yıkarım ne de namazını kılarım" dediğinde cemaat de bu sözü tasdik etmiş. Müftü sormuş,
- Neden böyle yapıyorsunuz... imam, muhtar ve cemaat
- Senelerdir Hasan usta bir defa camiye gelmemiştir, demişler... Müftü, sizin bileceğiniz iş demiş,

Hasan ustanın ölüsü üç gön evde kalmış. Emine hatun çaresiz Hasan ustayı soyup bir çuvala koymuş, sırtlamış eline bir de kürek almış. Çıkmış köyden... Ormanın kıyısında ******* diye düşünmüş. 

Giderken köyün yanından geçen yolun öte tarafında küçük bir kulübede yaşayan çoban Osman Emine hatunu görmüş. Nedir bu diye sormuş... Emine hatun köylünün yaptığını anlatmış. Çoban, Osman ver Emine hatun, bu kadın işi değil ben ******* Hasan ustayı... 

Sırtlamış çuvalı almış küreği eline. Bir çukur açmış çuvalla birlikte Hasan ustanın cesedini koymuş çukura, üstünü toprakla Örtmüş. Ve gelmiş, al Emine hatun küreği... Hepimiz öleceğiz. Hak'kın emri bu ya...

Ertesi günü sabah namazına cemaat toplanmış müftü de orada... imam namazı kıldırmış. Camiden çıkacakları sırada müftü ayağa kalkmış,

- Cemaat biraz durun, ben bu gece Hasan ustayı Resulü Ekrem'in önünde diz çökmüş Resul'ün onunla konuştuğunu gördüm, ve sarsıldım. Yıkayıp namazını kılmadığınız bu işte bir hata olsa gerek dediği sırada, imam ve cemaat irkilerek müftü efendi hepimiz aynı rüyayı gördük demişler. Hepsi birden kalkıp Emine hatunun evine gitmişler. Hasan ustanın cenazesini ne yaptığını sormuşlar...

- Ben gömecektim, çoban Osman bu kadın işi değildir diye aldı götürdü gömdü şu ormanın yamacına dedi... Emine hatun göz yaşlarıyla,
- Müftü efendi Hasan kırk senedir koçanıdır. Namazını daima evde kılardı. Niçin camiye gitmediğini bilemiyorum dedi...

Cemaat hep birlikte Çoban Osman'ın kulübesine gittiler. Çoban Osman da yoldan geçen bir zavallıya toprak kabın içinde süt ekmek koymuş onunla yiyiyordu. 
Çoban Osman ayağa fırladı. 

Hayrola imam efendi dedi.
- Hasan ustayı sen mi gömdün? '
- Evet imam efendi
- Nereye?
- Şu ormanın yamacına... - Yıkadın mı? ' -Ben bu işi bilmem. Çuvalla beraber, çukur açtım oraya koydum.

Toprakla örttüm üstünü... Müftü efendi söze karıştı:
- Osman ağa, üstüne birşey okudun mu?
- Müftü efendi, ben birşey bilmem ki okuyum...

- Ne söyledin?
- Müftü efendi, yalnız gömdüm. Işte okadar...
Müftü, imam, cemaat zorladılar çoban Osman'ı... Muhakkak birşey okudun söyledin dediler...
- Hayır efendim birşey bilmem kî söyleyim...

Tekrar tehdit edecek surette zorladılar çoban Osman'ı... Gözleri doldu
çoban Osman'ın...

- Ha şunu söyledim efendim dua değil bu amma, Ya Rabbi bu benim küçücek kulübeme yolda kalanlar uğrar. Onlara süt veririm. Varsa yumurta ekmek veririm. Bir gece de misafir ederim. Ertesi günü uğurlarım onları, hiç birşey beklemeden. Zaten onlar Tanrı misafiridir. 

Senin misafirine ben böyle yapıyorum. Bu da sana misafir geldi. Ne yaparsan yap dedim 
döndüm... Hepsi bu kadar.

Düşün tekrar düşün ne demek İstediğimizi anlarsan ne mutlu size... 

Dua edin bize...


12.VII.1982

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder